Soğan
Latince Adı: Allium cepa
Familya: Liliaceae
Diğer İsimleri:
Genel özellikleri:
|

|
Bilimsel adı: Allium sözcüğünün kökeniylei ilgili kesin bir açıklama yapılamamaktadır. Latince olere = kokmak (kokusu nedeni), Yunanca hallesthai = sıçramak, fışkırmak (süratle büyümesi nedeni), Keltçe ali = yakıcı (tadı nedeni) allium adı verildiği ileri sürülmektedir. Cepa sözcüğü caput = baş sözcüğünden kökenlenmektedir.
Türkçe adı: Soğan Türkçe konuşan tüm budunlarda soğan, soğan, sugan, soğun, sogano olarak adlandırılmış, adlandırılmaktadır. Birçok Moğol budununda songkina biçimde değişikliğe uğramış. Hintliler su-kanda olarak adlandırmaktadır. Kaşkarlı soğana soğan ve sovan da denir, diye yazıyor. B. Oğuz soğana Çağatayca çuva, Kazakça şua Komanca ise, yua denildiğini yazmaktadır. Aitay Türkleri ise, soğana uskım ve uksım diyorlardı.
Anavatanı: Soğanın anavatanın da sarımsak gibi, Orta Asya'nın bozkırları olduğu, oradan günümüzden yakl. 5000 yıl önce Çin'e, Hindistan'a, Mısır'a, Ön Asya'ya yayıldığı kabul edilmektedir. Bazı bilim adamları yaz soğanının (Allium fistulpsum L.) anavatanının Çin'in batısı olduğunu îferi sürmektedir.
Tarihçesi: Mısırlı rahipler soğanı kutsal kabul ediyordu, en çok kullanılan dîni bağışlardandı. Persliler, Mezopotamyalılar, Mısırlılar, sonraları Akdeniz kıyılarında yaşıyan halk için aranan sevilen sebze ve gıda kaynağı olmuştur. Bugün hemen hemen soğanın girmediği yemek, sos yok gibidir. Avrupa' ya Romalılar tanıtmışlarsa da, Avrupalının mutfağına girmesi çok geç olmuştur. Çin' de soğan çorbası yüzyıllardan bugüne ateşe, baş ağrısına, koleraya, dizanteriye karşı önerilmekte, kullanılmaktadır. Mısır'da çok yaygın bir gıda maadesi idi. I. ve II. sülaleler döneminde İ.Ö. 3200-2780 yılları arasında mezar kabartmalarında soğan yiyen çiftçiler ile karşılaşıyoruz. III. ve IV. sülalerden başlayarak tanrılara cenaze adağı ve kurban (adak) olarak sunulmuştur. Çoğunlukla rahibin kurban taşının önünde elinde soğan tutarken veya kurbanın başını soğan bağlamı ile örterken resmedilmiş olduğunu görüyoruz. Soğan geniş ölçüde mumyalamada da kullanılmakta idi. Bunların yanı sıra rahiplerin soğan ve sarımsak yemeleri yasaktı.
İ.S. 6. yy'da yazılmış olan Charaka-Samhita'dan anlaşıldığına göre Hindistan'da da çok eskiden beri tanınmakta, yetiştirilmekte, ilaç olarak kullanılmakta idi. Bu kitapta sindirime, romatizmaya yararlı, kalbi uyarıcı ve gözlere iyi geldiği yazılıdır. Kokusu, uyarıcı olması, özellikle afrodizyak kabul edilmesi nedeni ortodoks Brahmanların, dul Hindu kadınların, Budist rahiplerin yemeleri yasaklanmıştır. Bu ön yargının İ.S. 8. yy'da da çok yaygın olduğunu Çinli seyyah F. Tsing seyehatnamesinde yazmaktadır.
Peygamber bir hadisiyie namazdan kısa süre önce sarımsak veya soğan yemiş olanların camiye namaza gelmelerini yasaklamıştır. Bu hadise dayanarak bazı dar görüşlü Müslümanlar sözde peygamberin sözünden çıkmadıklarını göstermek için soğan ve sarımsağın hatta ağız kokusu yapan başka gıdaların da yenmesinin günah olduğunu ileri sürmektedirler.
Anadolu tüm bu yasaklardan ve inançlardan uzak kalmıştır. Anadolu'da eskiden baharda doğanın uyanmasını, doğurganlığını, bereketini kutlamak için başlarda tahtadan yapılmış erkeklik organı içinde yine sapları erkeklik organı gibi örülmüş soğan, sarımsak bağlamları taşırlardı. Hititler de baharda zabaîa tapınağında soğan bayramı kutlarlardı. Anadolu insanının suyu kaçmasın diye yumruğuyla kırdığı soğan ekmeğine katık ettiği baş gıda maddelerinden-dir. Özellikle yalnızca soğanın göbeği olan cücüğünü yemek lüks sayılır. Cücük, çüçük Çağatay Türkçe-sinde tatlı, lezzetli anlamına gelmektedir. B. Oğuz bunun üzerine güzel bir öykü yazmış aynen alıyorum.
İki arkadaş karınlarını ekmek ve soğan ile doyururlarken biri diğerine zengin olursan neyaparsın? diye sormuş. Soğanın sadece cücüğünü yerim Ya sen? Bırakmadın ki bana bir şey, yedin bütün cücükleri!
Hippokrates, Plinius, Dioskorides, Matthiolus geniş yer vermektedir. Tarihte ünlü birçok doğulu, batılı hekimin çeşitli hastalıklara karşı kullandığı, halk arasında yaygın kullanılan bitkilerden biri olduğu görülmektedir. Theophrast'ın yakl. 2300 yıl önce birçok soğan çeşitini tanıdığını izliyoruz. Doğal maddelerle insanları tedavi etmekle ün yapmış Kneipp bitkiyi sütte kaynatarak karın ve bağırsak sancılarına, mide şişkinliklerine, balda kaynatarak sidik zorluğuna karşı önermektedir.
Soğan üzerine yapılan araştırmalar yakl. oiarak sarımsakla paralel yürütülmüştür. 1961 yılında Finlandiyalı Arturi Virtanen soğanda atüin ile aynı özelliği taşıyan bir drogun varlığını ortaya çıkarmıştır. Bu arada soğanda bulunan allinase enziminin alliini et-kiliyerek göz yaşarmasına neden olduğu da ortaya çıkmıştır. Yapılan araştırmalar soğanda da sarımsağın bütün özelliklerinin var olduğunu göstermiştir. Bu nedenle tarih boyunca özdeş hastalıklara karşı kullanıldıklarını izliyoruz.
İnançtaki yeri: Sarımsak kadar olmamakla birlikte soğan da batıl inançlarımızda yer almıştır. Özellikle büyüye karşı kullanılmış, kullanılmaktadır.
Tıbbi nitelikleri: Uyarıcı, yumuşatıcı, antiseptik, balgam söktürücü, bronşit hastalıklarını önleyici, sidik söktürücü, iskorbüt önleyici, kalp güçlendirici, kan basıncını düşürücü, nasır yumuşatıcı, öksürük dindi-rici, peklik giderici, yara kapatıcı.
Kullanıldığı yerler: Albüminüri, (sidiğe albümin karışması), alkol düşkünlüğü (veya çok alkol alma), as-teni (zafiyet), akciğerle ilgili hastalıklar (bronşlar, ast-ma, solunum darlığı, solunum yolları hastalıkları), bağırsak parazitleri, böcek sokmaları, çıbanlar (cera-hatlanmalar), deri iltihapları, gaz şişkinlikleri, ısırıklar (sokmalar) kan çıbanları, kulak çınlamaları, nasır, ödem, öksürük, peklik, romatizma, şeker hastalığı, siğil, soğuk ısırığı, tırnak iltihapları, üre, yaralar, yanıklar.
Botanik: Çok yıllıktır, kolaylıkla tohumundan yetişir. Çok kuru, çok yaş olmayan taze gübrelenmemiş kireçli toprakları, sıcak rüzgârsız yerleri sever. Bugün yediğimiz sarı, kırmızı, uzun, yuvarlak, soğan gibi, çeşitleri yaz (Allium fistulosum L.) ve kış (AHİum ce-pa L.) soğanlarının kültüründen gelmektedir. Soğuğa daha dayanıklı olduğundan kış soğanı daha yaygındır. Kırmızı soğan daha tatlı, C vitamini yönünden zengindir. Daha az dayanıklıdır. Soğanın tazesi, çoğunlukla kurusu yenir.
Toprak üstü gövdesinin, yapraklarının içi boş, mavimsi yeşil renkli çıplak görünümlüdür. Mayıs ve ağustosta gövdenin sonunda toplu olarak şemsiye görünümlü yeşilimsi beyaz çiçekler açar.
Birkaç soğan çeşiti:
Arpacık soğanı (Allium ascalonicum) küçük tohumluk soğandır. Ülkemizin birçok yerinde bu soğana değişik adlar verilir. Örneğin avrak, tısga, fıska, fin-dos/fintos, gabılak, gablak, galık, galik, garava, ga-rıca, gıska, göğer, göver, ıska, kabalak, kalık, kaluk, kıska, kodarcık, teska. Halen findos Eğridir (İsparta) çevresinde bir köyün adıdır.
Yabani soğanlar: Asya'nın ve Anadolu'nun özellikle hayvancılık yapan göçebe toplumlarının birçok yabani soğan ve sarımsak türü tanımaları doğal bir sonuçtur. Yabani dağ soğanları çok çeşitlidir. Oğuzlar yaygın yetişen bir yaban soğanını kevürgen, küvür-gen, kümürgen olarak adlandırıyorlardı.
Kış soğanının (Allium fistulosum) anavatanının Altay dağlarından Sibirya'ya dek olduğu sanılmaktadır. Çinliler 8. yy'dan sonra tanıdıkları kış soğanına batı soğanı, Müslüman soğanı demişlerdi. Avrupalılar ise, 16. yy'dan sonra tanımışlar ve kış soğanı olarak adlandırmışlardır. Osmanlılar devrinde yazılmış kitaplarda kış soğanı olarak geçmektedir.
Soğanın bir çeşiti olan Allium capsicum'a Özbekler atışak demektedir. Allium aitaicum'a ise, gerlik soğan (yer soğanı) denir. Altay Türklerinin mangğır dedikleri soğan Allium nutas'dır.
Nelerinden yararlanılır: Toprak altında gelişen soğan adı verilen çeşitli görünüşteki kök yumrusundan (Bulbus allii cepa) yararlanılır.
Toplanması ve saklanması: Toprak üzerinde kalan bölümü kuruduktan sonra sonbaharda topraktan çıkarılır. Saplan örülür, salkım durumunda güneşte kurutulur. Güneşte kurutulan soğanın dayanıklılığı artar. Çoğunlukla samana sarılır ve toprağa gömülür. Buna bazı yerlerde gömü denir. Ülkemizin ve Avrupa'nın bazı yörelerinde çok büyük sandıklarda samana sarılarak saklanır. Evlerde serin yerde çoğunlukla küçük bağlamlar durumunda asılarak saklanır. Nemsiz, kuru, -2° C olan yerlerde uzun süre saklanabilir.
Kokusu, tadı: Keskin bir kokusu, aromaîik tatlı sert, keskin bir tadı vardır. Göz yaşartıcıdır.
Yan etkileri: Bilinen herhangi bir yan etkisi yoktur. Yalnız çiğ olarak aç karnına çok yenildiğinde mide yanması yapabilir. Emzikli annelerin sütlerini artırır-sa da, çiğ olarak çok yememeieri yerinde olur. Bebekte karın ağrısı yapabilir.
Soğanın da verniyeni rahatsız eden kokusunu azaltarak rahatça yenilebiimesini sağlayabilmek için birçok çare aranmıştır. Halk arasında en yaygını soğan yedikten sonra taze maydanoz çiğnemektir. Kavrulan veya pişirilen soğanın kokusu kaybolur. Birçok bilim adamı soğanın kavrulmamasını veya az kavrulmasını önermektedir. Kıyılıp, doğranıp bekletilen soğanın hava ile sürtüşmesi nedeni bir süre sonra gücünden kaybedeceği ileri sürülmektedir. Bitkisel yağlarla karıştırılan soğanın hava ile sürtüşmesi kesilir.
Soğanın kokusu yanı sıra iki sorunu daha vardır. Bunlardan biri acılığı diğeri ise, göz yaşartıcılığıdır. Günümüzde birçok tatlı soğan türü yetiştirilmektedir. Gözleri yaşartmaması için ise, dış kabuklan soyulurken akar suyun altına tutulması, alet veya makine ile soyulması, kıyılması önerilmektedir.
Etki ve Kullanım:
Sağlığa yararlı etkileri yaklaşık 4000 yıl önce Çinde bilinen ve kayıtlara geçen soğanın, tıbbi etkileri ve bunlardan yararlanma yöntemleri şöyle sıralanabilir:
• İdrar söktürücüdür. Bedendeki toksinlerin atılmasında ve kanın temizlenmesinde etkili olur.
• Midevidir: iştahı açar ve sindirimi kolaylaştırır.
• Hafif müshil etkisi vardır.
• C vitamini yönünden zengin olduğu için bedenin savunma sistemini güçlendirir. Soğuk algınlığının atlatılmasında ve yüksek ateşin düşürülmesinde etkilidir.
• Son zamanlarda yapılan bazı araştırmalara göre, soğanın kalbi güçlendirdiği ve koroner damarları genişlettiği ileri sürülmektedir.
Bütün bu etkilerinden yararlanabilmek için, yeşil ya da kuru soğan, çiğ ya da pişmiş olarak ve günlük diyete katılarak olabildiğince bol yenmelidir.
• Ayrıca soğan böcek ve arı sokmalarında iyileştiricidir.
• Çıbanların baş vermesini ve iyileşmesinin hızlanmasını sağlar.
Arı ve böcek sokmalarında, önce sokma yerinde iğne varsa çıkarılır ve sokma yerine kesik kuru soğan dilimleri bastırılır. Çıbanların başına da yarım kuru soğan bastırılır. Böylece soğan buralardaki yangı ve şişkinliği geçirir, iyileşmeyi hızlandırır.
Kullanma biçimleri: İçten ve dıştan kullanılır.
İlaç olarak hazırlanma biçimleri: Çoğunlukla suyundan, tentüründen ve şurubundan yararlanılır. (Birçok hastalığa karşı suda veya sütte kaynatılarak da kullanılır).
Su; soğan preslenerek elde edilir. Tentür; birkaç biçimde hazırlanır:
Orta büyüklükte bir soğan iyice ezilir üzerine 1 s.b. üzüm sirkesi konur, 2-3 saat demlendirilir, süzülür ve eş oranda bal ile karıştırılır.
Orta büyüklükte bir soğan iyice ezilir, 1 s.b. %60-70'lik alkol ile karıştırılır.
Şurup; birçok biçimde yapılır:
1 I suya 500 gr ince kıyılmış soğan, 80 gr bal, 400 gr şeker konur ve 3-4 saat arasıra karıştırılarak yavaş ateşte kaynatılır, süzülür, şişelere doldurulur ağzı sıkıca kapatılır.
125 ml suya 3 yemek kaşığı şeker ve kıyılmış bir soğan karıştırılır, yavaş ateşte birkaç dakika kaynatılır. Birkaç saat dinlendirilir, preslenerek süzülür, şişelere doldurularak ağzı sıkıca kapatılır.
İçindeki birkaç madde: Allicin, (uçucu yağlı sülfat birleşimleri), alliin, allinase, A, B1, B2, CT E, H, K, P vitaminleri, nikotin asit, insüline benzeyen hormonlar, madeni tuzlar ve Mg, Fe, Mn, B, Cu, Ca, Ma, Co izleri vardır.
Hastalıklara göre hazırlanması:
(Reçeteler)
Peklik, sindirim kolaylaştırıcı.
Rp.
Soğan - tentür - 100 ml
Uyg: Sindirim zorluğunda, peklikte günde 3 kere yemek arasında su ile 10-15 damla içilir.
Not: Salataya karıştırılarak veya yemek arasında çiğ olarak yenen soğan sindirimi kolaylaştırır.
Karın ve mide ağrısı, mide kanaması, ülser (mide veya onikiparmak barsağında çıban), gaz şişkinliği (mide ve bağırsaklarda).
Rp. 1.
Soğan - 100 gr
70 gr soğan 250 ml suda 40 dak. kaynatılır, süzülür. Uyg: Günde 2 kere 2 y.k. sabah, akşam aç karnına alınır.
Rp. 2.
Soğan - su - 50 ml
Uyg: Günde 2 kere sabah ve akşam aç karnına 10-15 damla 1 s.b. sıcak süte karıştırılır, içilir.
Rp. 3.
Soğan - tentür - 50 ml
Uyg: Günde 2 kere sabah ve akşam aç karnına 10-15 damla tentürü 1 s.b. ılık suya karıştırılır, içilir. Not: Yanı sıra şiddetli sancılarda suda ezilen soğan karın ve mideye bağlanır.
Gaz şişkinlikleri, mide yanması. Rp.
Soğan - baş - 100 gr
Uyg: Yarım çiğ soğan siyah ekmekle çok iyi çiğnenerek yenir. Etkisini kısa sürede gösterir.
Mide kanaması. Rp.
Soğan - şurup
Uyg: Günde 5-6 y.k. şurubu içilir.
Bağırsak hastalıkları. (Dizanteri, tito, kolera, sürgün).
Rp.
Soğan - tentür, su - 50 ml
Uyg: Günde 3-5 kere 20 damla suyu veya tentürü 1 s.b. suya karıştırılır, içilir.
Not: Bu hastalıklara karşı sarımsakla eş özellik gösterir.
Bağırsak - iltihapları.
(Dizanteri) -
Rp. -
Kimyon - toz - 5gr
Tereyağı - taze - 10 gr
Soğan - suyu - 50 ml
Yumurta - sarısı - adet
Çok iyi karıştırılır.
Uyg: Günde birçok kere 1 y.k. alınır.
Bağırsak parazitleri.
(Bağırsak solucanları, Özellikle çocuklarda görülen). Rp. 1.
Soğan - taze - 100gr
100 gr soğan 500 ml suda 12-18 saat demi. süzülür. Uyg: Günde 3-4 kere 1-2 y.k. aç karnına içilir.
Rp. 2.
Soğan - baş - 100 gr
Uyg: Günde birkaç kere aç karnına çok iyi çiğnenerek çiğ soğan yenilir.
Rp. 3.
Soğan - 50 gr
50 gr soğan 250 ml sütte yavaş ateşte 30-40 dak. kaynatılır, süzülür.
Uyg: Günde 2 kere sabah, akşam aç karnına 2 y.k. alınır.
Rp. 4.
Soğan - su - 50 ml
Uyg: 25 ml soğan suyu 500 ml suya karıştırılır, ılık olarak lavman yapılır.
Böbrek taşları, kanlı idrar (hematüri), idrar söktürcü.
Rp.
Soğan - su veya tentür - 50 ml
Uyg: Günde 3-4 kere 10-15 damla suya veya süte karıştırılarak alınınr. Yanı sıra kıyılıp ısıtılan soğan günde birçok kere sidiktorbasına bağlanır.
Dölyatağı iltihabı, vajina iltihabı, yumurtalık iltihabı.
Rp.
Soğan - baş - 250 gr
Uyg: Günde birkaç kere çok ince kıyılmış soğanın gazlı beze sarılarak tamponlanması önerilmektedir. (Çok kısa sürede iyileşme görüleceği ileri sürülmektedir).